-
Zahid Medeni
Tarih: 21-07-2025 00:38:00
Güncelleme: 21-07-2025 00:38:00
Her geçen gün medyaya yansıyan hırsızlık, gasp, sahtekarlık, dolandırıcılık, tecavüz, intihar, cinayet vb. haberler ne derece korkunç bir dünya da yaşadığımızı gözler önüne seriyor. Hırsızlıkta, yolsuzlukta, gaspta, tecavüzde, cinayetlerde akademik başarımız(!) her geçen gün maalesef artıyor. Pek çoğu üniversite mezunu, varlıklı, üst düzey işlerde çalışmış insanlar, şeytana bile pabucunu tersten giydirecek derecede insan aklının, geçmiş ve mevcut dini anlayışların kötü gördüğü işleri çok rahat bir şekilde yapabilecek duruma evriliyorlar.
Manevi açıdan tatmin olmayan, kutsal bir varlığa (Allah’a) inanmayan insanlar zamanla tağutlaşma ve azgınlaşma yolunu tercih ediyorlar? Fıtratla tezat davranışlar, zulümle ve kaosla donanmış sonu felaket olan eylemler…
Azgınlaşan insan davranışlarından yaşadığımız dünyadan pek çok örnekler verebiliriz.
Bir öğrenci otomatik silahı alıpta kendi okuluna gidip neden toplu cinayet yapar?
Polislikten ayrılma bir kişi neden bir kadını öldürürde sonra onu parçalara ayırıp, valize koyup yol kenarına atar?
Askeriye de general rütbesine kadar yükselmiş bir subay devletin aracıyla insan kaçakçılığı neden yapar?
Bir polis normal olarak kontrol edebileceği kişiyi yere yatırıp boğazına ayaklarıyla basarak canice hareketiyle kişinin ölümüne sebep olur?
Üniversitede öğretim üyesi bir kişi öğrencisini nasıl taciz eder?
Bir doktor hastanede hastasına neden tecavüz eder?
Bu kişiler akademik bilgilerine rağmen yaptıkları şu işlerin ahlaken kötü olduğunu,yasal olarak suç olduğunu bilmiyorlar mı?
Her türlü maddi zevkleri kusana kadar yaşamış zengin bir genç bir kadını hem öldürür hem de neden yakar?
Bir kadın, hatta anne olan bir kadın veya bir baba eşini ve çocuklarını neden öldürür?
Bir genç kendisine uyuşturucu parası vermeyen annesini veya anneannesini neden öldürür?
Bir amca neden hem kardeşini hem de iki yeğenini öldürür?
Bir bankacı çalıştığı bankayı neden soyar? Suç olduğunu bilmiyor mu?
Bir bürokrat ihalelerde neden yolsuzluk yapar? Yasal olarak suç olduğunu bilmiyor mu?
Hepsi de biliyor. Bilerek ve sadistçe yapıyor. Allahsızlık ve ahiret inancının yokluğu, aklın dengeyi kaybetmesi sonucu bunlar oluyor.
Bilerek sınırları İhlal Ediyorlar, Kesin Zarar Edecekler!
Allah inancı yok, yasal boşlukları biliyorlar ve dünya da bu işten bir şekilde kıvıracaklarını biliyorlar. Yalanla, yalan şahitlerle, rüşvetlerle ve zamanla gelecek olan yasal aflarla bu işlerden kurtulacaklarını biliyorlar.
Bildikleri halde kamil manada inanmadıkları şey ise mutlak adaletin tecelli edeceği gün olan Ahiret günü..
Allah inançları yok… Ahiret inançları yok… Hayatın sonundaki ölümden başka bir hayatın olduğuna inanmıyorlar. Hesap verecekleri bir sona inanmak işlerine gelmiyor. Hesaplaşmak zor bir son!
Allahın bilmesini, görmesini, onların her haline dair hakikatini önemsemiyorlar. Kötülük işlemenin ve caniliğin insanda zamanla Allah inancını ve sevgisini kaybettireceğini ve Allah sevgisini kaybetmenin dünyevi ve uhrevi anlamda kişinin hayatında oluşturacağı ‘elim, can yakıcı azab’a dair travmaları hesap etmiyorlar. Edemiyorlar.
Allah ve ahiret inancı nefislerine hoş gelmiyor. Allah ve ahret inancı hayata ve hayatın ölçülerine bir sınır koyuyor çünkü.
İnsanoğlu İnanmanın hayatlarına bir sınır koyacağı hakikatini düşünmek istemiyor.
Görmediği bir güçlü varlık tarafından takip edilme hissiyatının etkisini bir lahza düşünseler fark edecekler. Ama düşünmek istemiyorlar. Ortam ve çevre düşündürtmüyor. Düşündüğü zaman hırsızlık yapamayacak, taciz, tecavüz yapamayacak, cinayet işleyemeyecek, başkasının hakkına konamayacak.. Şu dünyayı kana bulayan tahsilli, çok dil bilen tecrübeli devlet adamı sıfatlı kimilerine baksanıza vahiy bilgisi, akıl ve insani sıfatları tekemmül etmiş olsa böyle olurlar mı? Bir de kocaman, kocaman ülkelerin başındalar. Diğer ülkelerin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini hortumlamak için işgaller peşindeler. Kimileri, şimdi kutsal kitaplar bu savaşları körüklüyor derlerse onlara; son kutsal kitabın haber verdiği dinin adının İSLAM olduğunu, barış ve kardeşliği tesis için gönderildiğini öncekilerin muharref olmaları sebebiyle kaale alınmaması gerektiğini hatırlatmak isteriz.
Her Şeyin Sonucu Laboratuarda Gözlemlenemez!
Dünyadaki mevcut seküler eğitim somut bilgide ısrar ederken gerçek etkinin soyut kavram ve hakikatlerde olduğu bilincini profesyonel cambazlıkla perdeliyor. Mobese kamerası yoksa, seni kimse takip etmiyorsa o zaman her türlü suçu işleme özgürlüğünü yakaladın demektir.
Soyut, adil ve güçlü bir kudretin takibi hissiyatına dair ailede ve okulda bir eğitim yok.
Varsa yoksa kapitalist ve seküler bir dünyanın etkisiyle, çok kazan, ama nasıl olursa olsun kapital sende olsun, tatile git, ye, iç, gül, eğlen, helal ve haram kıriteri gerekli değil dert etme, kazanmaya yönelik bitip tükenmek bilmeyen bir hırs, lüks ve konforda limitsiz bir hayatı yaşamana bak, baskısı yeni nesilde alabildiğince görülüyor.
Sonuç kaçınılmaz; ‘Rüzgar eken fırtına biçecektir’
Şeytanlaşan sistemler ve insanlar kutsal kaynakların çizdiği ahlak sınırlarından rahatsızdırlar.
Yaratılış Ayarlarına Dönüş Şart
Ahlak insanın yaratılış fıtratındaki temel orijindir. Aslından kopan insan zamanla şuç işlemeye açık hale gelir ve birebir veya her türlü bireysel suçlara, toplu cinayet ve katliamlara meyyal hale gelir. Çok rahat bir şekilde bir kişiyi de bin kişiyi de öldürebilir. Bir lirayı da bir milyonu da hakkı olmamasına rağmen çok rahat bir şekilde çalabilir veya israf edebilir. Çünkü nefsi bu konuda sınır tanımamaktadır. Görmediğimiz ama etkisini kabul ettiğimiz nefsimizin şerlerinden bizi koruyacak olan onu ve bizi yaratan esas güç ve kudret sahibi her şeye kadir Allah inancı ile sınır tanımayan nefsimize dur diyebilmek mümkün olacaktır. Nefsin, şeytanın ve suça teşvik eden çevrenin sınırsız tahriklerine karşı ilahi kudret sahibinden yardım almaktan başka çare yoktur. Dünya da ve ülkemizde net örneklerini yukarıda zikrettik.
Ne yapalım? Herkes kendinden mes’ul, başkaları beni ilgilendirmez diyelim mi?
Hayır!
Hepimiz; İslam’ın insanlığa sunduğu hakikatleri bilerek ve yaşayarak muhatabın algılamasına uygun olarak, kırmadan, nefret ettirmeden, motive ederek, merhametle, sabırla, güzel kelimelerle anlatmaya, yeryüzündeki fitne ve fesadın kalkması için evet; sabırla anlatmaya, örnek olarak yol göstermeye mecburuz.
Toplum Yararına Kurulu Dernek ve Vakıflar Önden Buyurun
Ülkemizde pek çok dernek ve vakıflar var. Bunlar iyi şeyler. Tüzüklerinde yok, yok. Uygulamada onların kamu yararı, insanı ihya ve inşa konusundaki çalışmalarının daha nitelikli olmalarını beklemek hakkımız. Akıllı, eğitimli, fedakar, varlıklı insanlar böyle organizasyonlarla topluma, devletin sosyal işlerine dolaylı katkı sunarlar, sunmalıdırlar. Onların aileye, çocuğa ve gençliğe yönelik hissedilir faaliyetleri olmalı. Tabelalar büyük faaliyetler küçük olmamalı, dernekler ve vakıflar farklı bir göreve atlamanın basamağı olarak kullanılmamalı. Onlar bu tür hayri ve insani faaliyetlerde önde olmalı, önder olmalı.
Tabelaları büyük, isimleri caf-caflı İnsanlık ve İslami hizmetler için kurulmuş dernek ve STK larımızın önden buyurmalarını bu toplumdaki iyiliğe meyilli insanların hasbi niyet ve gayretlerini aynı niyetle koordine etmelerini arzu ediyoruz. Hatta onların önden buyurduğu günleri beklemeden bireysel olarak bizler hemen bu günden başlayalım. İnsanlığı ve insanları ifsat etmeye çalışanlara karşı hakkı tebliğ etme ve yaşama gayretiyle nur saçan kandiller misali, karanlık zihniyet ve ideolojiler yok olsun, iyilik hakim olsun, fiziki ve zihni işgaller son bulsun diye samimi bir niyetle başlayalım.
Çünkü Allah cc ‘İyilikte ve takvada ( kötülüklerden uzaklaşıp adaleti ve hakikati tesis etmede) birbirinizle yardımlaşın’ (Maide Suresi,3)buyuruyor.
Aile Yılı İçin Hem Anne-Babalara Hem de Yöneticilere Net Mesaj
‘ Ey İman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun..’ (Tahrim Suresi,6) diye on beş asır öncesinden kıyamete dek sürecek bir tazelikte mesaj veriyor bizlere. Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyun! Kendiniz ve canlarınız için Salih amel adına, ibadetler adına, iyilik adına, barış ve kardeşlik adına bir şeyler yapın beyanıyla ne kadar içten ve candan bir hitabın muhatabıyız ve birebir muhatap alınıyoruz Rabbimiz tarafından…
Allaha iman ettiğini söyleyerek bu hitabın muhatabı olan müminler dikkatli olun! Kendinizi ve ailenizi dünyaya meylettirip Allahın yasalarını unutturup ilahi sınırları ihlal ettirecek, isyan ve masıyete sizleri sevk edecek, dünyadaki helal dengenizi kaybettirip baki hayattaki nimetlerden sizi mahrum ettirecek ve hem dünyevi hem de uhrevi mutluluğunuzu yok edecek olan davranışlardan sakınarak yakıcı ateşten korunun hitabı çok derin aslında!
Şunu unutmayalım ki kendimizi ve ailemizi maddi manevi ateşten koruma maksatlı yapılacak her türlü eğitsel ve sosyal ahlakı ikame edecek çalışmalar hem halk katında hem Hak katında çok büyük bir kıymet ifade edecektir.
Günümüzün en önemli cihadı bu olsa gerek…
Kendimizi ve ailemizi sınırları belli, korunaklı, sağlam bir kurtuluş dairesi (İslam) içine alarak korumak!
Sınırları belli olmayan hayatın sonunda sınırsız hüsran ve azabın olduğunu unutmamak lazım.
Sınırları belli olan hayat her zaman daha güvenlidir.
Hele de bu hayata dair sınırları çizen, yaratıcı olan Allah cc hazretleri ise…
Bu sırlar içinde yaşamak ebedi ve güven huzura talip olmak demektir.
- Diyanetin Nükleer Bomba Çalışması!
- Gassal….(2)
- Gassal….(1)
- Ailemle Evde Yapayalnız!
- Depremlere Karşı Erkekçe Durmak
- Şiddet, Ne Güçtür Ne Çözüm!
- Büyük Hırsıza ve Hırsızlığa Dikkat!
- Ailemize Hicret Edelim
- Nefsi Terbiye Eden, Toplumu Aslına Göre İnşa Eden
- Geçmişten Bu Güne Zalimler, Zulümler ve İlahi Yardıma Mazhar Olarak Kurtuluşa Yürüyen Gazze