içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Sultan Abdülhamid'i Anmak ve Anlamak

Tarih sahnesinde bazı liderler vardır ki, yalnızca kendi dönemlerine değil, asırlar sonrasına da tesir ederler. Sultan II. Abdülhamid Han, tam da böyle bir hükümdardı. Osmanlı Devleti'nin en zorlu yıllarında tahta çıkan Sultan Abdülhamid Han, devleti parçalamak isteyen güçlere karşı en büyük siyasi hamlelerinden biri olarak Panislamizm (İttihad-ı İslam) politikasını benimsedi. Günümüzde hâlâ tartışılan, kimi çevrelerce yüceltilen, kimilerince eleştirilen bu politika, aslında Osmanlı'nın son asrındaki en büyük savunma stratejilerinden biriydi.

Panislamizm: Müslümanları Birleştirme Çabası

Sultan Abdülhamid Han, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı topraklarının içeriden ve dışarıdan kuşatıldığını görüyordu. Balkanlarda Panslavizm rüzgârı esiyor, İngiltere ve Fransa Ortadoğu’yu paylaşmak için Osmanlı topraklarını parçalamaya çalışıyordu. Batı, Osmanlı Devleti’ni “hasta adam” ilan etmiş, her büyük devlet bu mirastan pay almak için fırsat kolluyordu. İşte tam da bu ortamda Sultan Abdülhamid, Panislamizm yani Müslümanların hilafet çatısı altında birleşmesi fikrini bir devlet politikası hâline getirdi.

Panislamizm’in temeli, Osmanlı Halifeliği’nin güçlendirilmesi ve dünya Müslümanlarının Osmanlı etrafında toplanarak Batı emperyalizmine karşı bir denge unsuru oluşturmasıydı. Sultan, halifelik makamını yalnızca sembolik bir otorite olarak görmüyor, İslam dünyasını harekete geçirebilecek siyasi bir güç olarak değerlendiriyordu. Ortaya çıkan sonuçlar Sultan'ın bu konuda ne kadar haklı olduğunu bugün net bir şekilde ortaya koymuştur. 

Bu doğrultuda attığı adımlardan bazıları şunlardı:

1. Hicaz Demiryolu Projesi: Müslümanların kutsal topraklara ulaşımını kolaylaştırmak ve Osmanlı'nın bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek için büyük bir yatırım yapıldı. Bu proje, sadece bir ulaşım hattı değil, aynı zamanda Panislamizm'in en somut eserlerinden biri oldu.

2. İslam Coğrafyasında Eğitim Hamlesi: Osmanlı topraklarında medreseler, İslam okulları açıldı. Aynı zamanda, Hindistan, Endonezya, Afrika ve Arap coğrafyasından öğrenciler İstanbul’a davet edilerek İslam dünyası ile Osmanlı arasındaki bağlar güçlendirildi.

3. Müslüman Liderlerle Güçlü Bağlar: Abdülhamid Han, Afrika’daki Müslüman sultanlar, Hindistan’daki Müslüman liderler ve Uzakdoğu’daki İslam topluluklarıyla doğrudan temasa geçti. Onları Osmanlı Hilafeti etrafında kenetlenmeye teşvik etti.

4. İngiltere ve Fransa'ya Karşı Hilafet Gücü: Sultan Abdülhamid, özellikle İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan Müslümanlarını ve Fransız kontrolündeki Cezayir Müslümanlarını Osmanlı'nın yanında tutmaya çalıştı. "Eğer Osmanlı yıkılırsa, İslam dünyası sömürgecilerin eline düşecektir" diyerek Müslümanları uyarmaya devam etti.

5. Müslüman Coğrafyasında Basın ve Propaganda: Sultan, Osmanlı'nın propagandasını yapmak için farklı dillerde gazeteler çıkarttırdı. Arapça, Farsça, Urduca ve Malayca yayın yapan gazetelerle İslam dünyasına Osmanlı’nın mesajı ulaştırıldı.

Panislamizm Neden Engellendi?

Abdülhamid'in Panislamizm politikası, Batılı devletler için büyük bir tehdit oluşturdu. İngiltere, Fransa ve Rusya, Osmanlı'nın bu politikasıyla Müslüman sömürgelerinde isyan çıkmasından endişe ediyorlardı. Özellikle İngiltere, Hindistan'daki Müslümanların Osmanlı hilafetini desteklemesini istemiyor, Osmanlı'yı etkisiz hâle getirmek için çalışıyordu.

Bu yüzden, İttihat ve Terakki’nin başa geçmesiyle birlikte Panislamizm politikası tamamen terk edildi. Sultan Abdülhamid tahttan indirildikten sonra, Osmanlı’nın İslam dünyasındaki etkinliği giderek zayıfladı. Sonuç olarak, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Osmanlı yıkıldı ve İslam dünyası Batı’nın sömürgesi hâline geldi.

Abdülhamid’i Anlamak, Her Şeyi Anlamaktır

Osmanlı Devleti’nin en zorlu dönemlerinde 33 yıl boyunca tahtta kalan Sultan II. Abdülhamid Han, sadece bir padişah değil, aynı zamanda büyük bir devlet adamı, stratejist ve vizyonerdi. Onun döneminde hayata geçirilen projeler, Osmanlı’yı ayakta tutma çabası ve İslam dünyasını birleştirme siyaseti, bugün bile tarihçiler tarafından incelenmekte ve tartışılmaktadır. "Abdülhamid’i anlamak, her şeyi anlamaktır" diyen Necip Fazıl Kısakürek’in de vurguladığı gibi, onun mücadelesi yalnızca Osmanlı’nın değil, tüm İslam dünyasının kaderini belirlemiştir. Bu nedenle, 10-15 Şubat tarihlerini "Abdülhamid’i Anma ve Anlama Haftası" olarak kabul edip, onun mirasını, siyasi dehasını ve projelerini daha iyi anlamak için bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Çünkü Abdülhamid’i anlamak, aslında bir dönemin bütün siyasi dengelerini, mücadelelerini ve Osmanlı’nın son direnişini anlamak ve bugünü anlamlandırmak demektir. Sultan, sadece Osmanlı'yı değil, tüm İslam dünyasını koruma mücadelesi vermiş bir liderdi. Bugün hâlâ Ortadoğu’da yaşanan olayları, Müslüman dünyasının yaşadığı sıkıntıları düşündüğümüzde, onun politikasının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Eğer Panislamizm politikası başarıya ulaşsaydı, belki de bugün İslam dünyası çok farklı bir noktada olabilirdi. Ancak unutulmaması gereken en önemli gerçek şudur: Sultan Abdülhamid Han’ın Panislamizm siyaseti, Osmanlı'nın son asırda emperyalizme karşı verdiği en büyük direnişlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Bugün bile onun bıraktığı izler silinmemiştir.

Bu vesile ile bir kez daha vefatının sene-i devriyesinde Cennet mekân Sultan Abdülhamid Han’ı rahmet ve minnetle anıyorum

Bu yazı 426 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum