içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Osmanlı Padişahları da Esenler’e Misafir Oldu

Evvele Selam, Ahire Selam, Zâhire Selam, Batine Selam. Milleti ve devleti için yola düşenlere, yarınlarımız için çarpan yüreklere, Esselam…  Selamların en güzeli olan Allah’ın selamı üzerimize olsun.

Esenler bölgesi Roma (Bizans) döneminde Litros ve Avas isimleri ile anılan çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirildiği bir tarım arazisiydi. İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı Devleti döneminde Mahmutbey Nahiyesi’ne bağlı olan bu köyler Lozan Barış Antlaşması’na kadar Rum vatandaşlarımızın ağırlıklı olarak yaşadığı köyler olarak varlığını sürdürdü. Bölge gerek Roma gerekse Osmanlı döneminde genellikle seyfiye alanı olarak kullanıldı. Şehrin su ve süt ihtiyacının karşılanması noktasında oldukça büyük bir rolü olan bölge aynı zamanda devlet yöneticilerinin temiz hava almak ve avlanmak için en çok tercih ettiği yerlerden biri olmuştur. 

Bugün sizlerle ilk durağımız Davut Paşa Kışlası içerisinde yer alan Otağ-ı Hümayun olacak. Yıldız Teknik Üniversitesi sınırlıları içerisinde kalan “Davut Paşa Sahrası” olarak adlandırılan mevki, eskilerimizin çok daha iyi bildiği Çırpıcı ve Haznedar derelerinin arasında denizden 70 metre yükseklikte bir tepenin doğu yamacıdır.  İstanbul’un fethi sırasında 12 bin kişilik Yeniçeri ve 4 bin kişilik Sipahi Ordusu burada konaklamış olup ayrıca Fatih Sultan Mehmet’in otağı da burada kurulmuştur. Osmanlı döneminde askeri açıdan önem kazanan bu bölgeye II. Bayezid’in (1481- 1512) vezirlerinden Davud Paşa’nın ( 1482- 1497) adına izafeten Davut Paşa denilmiştir.

Daha sonraki yıllarda da Davut Paşa Sahrası her dönemde askeri açıdan önemini korumuştur. Rumeli’ye düzenlenen seferlerde ordunun ilk konaklama noktası olan bu bölgede ordu toplanır, padişaha ait Otağ-ı Hümayun ile birlikte diğer çadırlar buraya kurulurdu.

Bir Osmanlı Geleneği: Otağ-ı Hümayun Töreni

Padişah otağının Davut Paşa Sahrasına getirilmesi de merasimle olurdu. Topkapı Sarayı yapıldıktan sonra Merasim Alayı önce Topkapı Sarayı’ndan Babüssaade önündeki Padişaha ait iki adet tuğu alır, sonra Bayezid’e gelerek Mehter Bölüğü’nde bulunan Otağ-ı Hümayun’u alarak develere yükler ve Davutpaşa Sahrasına getirirdi.  Otağ-ı Hümayun işte tam bugün Otağ-ı Hümayun Kasrı ya da Sarayı olarak bildiğimiz yapının bulunduğu bu noktaya kurulur ve önüne tuğlar dikilirdi.

Hünkar Kasrı – Davut Paşa Sarayı gibi isimlerle de bilinen bu yapı padişah çadırı olan “Otağ-ı Hümayun” gibi inşa edildiğinden halk arasında daha çok bu adla anılmaktadır.  Yapının ilk temeli 15. yy.’ın  ikinci yarısında bu bölgeye ismini veren Davut Paşa tarafından atılmıştır.

Yapı ile alakalı en net arşiv belgesi 1603 tarihlidir. 1509 İstanbul depreminde zarar gördükten sonra 17. yüzyıl başlarında 1595 – 1603 yılları arasında Sultan 3. Mehmet zamanında yapıldığı ve mimarının Dalgıç Ahmet Paşa olduğu bu belgeden net bir şekilde anlaşılmaktadır.  

Yine başka bir belgede; 1596 yılında Egri Seferi dönüşünde Sultan III. Mehmet’in tam bitmemiş olan bu kasra gediği de yazmaktadır.

Dördüncü Mehmet’in Av Sarayı  

Kasır en haraketli günlerini 6 yaşında tahta çıkan 84. İslam halifesi ve Padişahlar arasında avcılığa olan merakı ile tanınan 19. Osmanlı padişahı IV. Mehmet zamanında 1648 – 1687 yılları arasında yaşamıştır.

Sultan’ın Davut Paşa Sarayı ile tanışması 13 yaşında genç bir Sultan iken gerçekleşmiştir. Ordu Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa komutasında Erdel Seferi’ne çıkarken İstanbul’daki karışıklıklardan dolayı genç Sultan Edirne Saray’ına gönderilmiştir. Bu sırada Anadolu da Abaza Hasan Paşa İsyanı çıkmış ve Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa seferden hemen geri çağrılmıştır. Seferden dönen sadrazam genç padişahla birlikte Davut Paşa Sarayına gelip daha sonra maiyetiyle birlikte Anadolu’ya isyanı bastırmaya geçmiştir.

Bu talihsiz olayla Davut Paşa Sarayına adım atan sultan uzun av partileri için ara ara burada ikamet etmiştir.  Özellikle II. Viyana Kuşatmasından alınan yenilginin ardından sultanın av şölenleri halk arasında yüksek sesle eleştirilmeye başlanınca Şeyhülislam Ankarevi Mehmet Efendi padişaha kısa süre de olsa avdan el çekmesini, aksi takdirde dedikoduların önüne geçilemeyeceği fitne ve fesadın iyice artacağını söylemiştir. IV. Mehmet Şeyhülislam’ın bu uyarılarını dikkate alsa da İstanbul’a döndükten birkaç ay sonra meydana gelen askeri isyan ile tahttan indirildi.

IV. Mehmet’in tahttan indirilmesi ile Davut Paşa Sarayı eski önemini kaybetti ve kendi haline bırakıldı.  Hatta 1725 yılında Davut Paşa Sarayında yıkılmış olan bazı binaların taşları ve enkazı Bakırköy Baruthanesi tamirine tahsis edilmişti.

Reşat Ekrem Koçu’nun yaptığı tespitlere göre Tarihçi Vasıf Efendi 1761 yılında çok harap bir durumda olan kasrın tamir edildiğini yazar. Yine Reşat Ekrem Koçu Sultan 3. Selim’in Davut Paşa Sarayını tamir ettirdikten sonra bir gün buraya kalabalık bir mahiyetiyle gelerek büyük bir cirit oyunu oynattığını yazmaktadır.

Bir dönem askeriye olarak kullanılırken oldukça fazla yıpranan kasır yapılan muhteşem bir yenilemenin ardından ilk günkü özelliklerine kavuşmuştur. Bugün, zaman zaman Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından da birçok önemli etkinliğe ev sahipliği yapmakla beraber Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü tarafından da kullanılmaya devam edilmektedir.

Selam ve Dua ile…

Bu yazı 1337 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum