-
Şeref Yumurtacı
Tarih: 14-09-2025 20:12:00
Güncelleme: 15-09-2025 10:15:00
Kudüs, tarih boyunca pek çok medeniyetin ilgi odağı olmuş, farklı din ve kültürlerin kutsal gördüğü bir merkez olarak öne çıkmıştır. Ancak İslâmî bakış açısıyla Kudüs, “üç semavî dinin ortak mirası” söylemiyle tanımlanamaz. Zira Kur’an-ı Kerim’in açık beyanıyla Allah katında tek hak din vardır; o da İslâm’dır (Âl-i İmrân, 19). Dolayısıyla Hz. Musa’dan Hz. İsa’ya, Hz. Davut’tan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) kadar bütün peygamberlerin tebliğ ettiği hakikat İslâm’dan ibarettir. Bu bağlamda Kudüs, tarihin her döneminde İslâm’ın merkezlerinden biri olmuş ve Müslümanlara miras bırakılmıştır.
Peygamberlerin Ortak Mesajı: İslâm
Kur’an, bütün peygamberlerin aynı mesajı insanlara ulaştırdığını şu ifadeyle açıklar:
“Biz, Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbirini ayırmayız. Biz yalnız O’na teslim olmuş Müslümanlarız.” (Bakara, 136).
Bu ayet, peygamberlerin tebliğ ettiği dinin özünde bir ve aynı olduğunu, yani İslâm olduğunu göstermektedir. Nitekim müfessir Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1209), bu ayeti yorumlarken, bütün peygamberlerin davet ettiği dinin tevhid ve teslimiyet dini olduğunu, bunun da İslâm’dan başka bir şey olmadığını vurgular (Mefâtîhu’l-Ğayb).
Benzer şekilde, İbn Kesîr (ö. 774/1373) de “Allah katında din İslâm’dır” (Âl-i İmrân, 19) ayetini açıklarken, önceki ümmetlerin de aynı dine davet edildiğini, ancak zamanla bu dinin tahrif edildiğini ifade eder (Tefsîru’l-Kur’ân).
Hz. Musa, Hz. Davut ve Hz. Süleyman’ın Tebliği
Kur’an’da Hz. Musa’nın tebliğinin özünde İslâm olduğu açıkça görülmektedir. Firavun’un boğulma anında söylediği, “Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de Müslümanlardanım!” (Yunus, 90) sözleri bunun delilidir. Bu ifade, Hz. Musa’nın dininin hakikatte İslâm olduğunu ortaya koymaktadır.
Aynı şekilde Hz. Davut’a verilen Zebur’un da tevhid dininin bir parçası olduğu belirtilir (Nisâ, 163). Hz. Süleyman için de Kur’an’da “Doğrusu biz Süleyman’ı imtihan ettik... O da hemen Rabbine yönelip tevbe etti.” (Sâd, 34) buyrularak onun da Allah’a teslimiyet içinde bir peygamber olduğu vurgulanır.
Hristiyanlık ve Yahudiliğin Tahrifi
Başlangıçta İslâm’ın bir tezahürü olan Yahudilik ve Hristiyanlık, zamanla tahrif edilerek asli hüviyetini kaybetmiştir. Kur’an bu duruma şöyle işaret eder:
“Onlardan bir grup, Allah’ın kelamını işittikten sonra onu bilerek tahrif ederlerdi.” (Bakara, 75).
“Ey ehl-i kitap! Dininizde haksız yere taşkınlık etmeyin, daha önce sapanların heveslerine uymayın.” (Mâide, 77).
İslâm âlimleri bu ayetleri Yahudiliğin ve Hristiyanlığın bozulduğuna dair açık deliller olarak görmüşlerdir. İmam Mâtürîdî (ö. 333/944), tefsirinde Yahudilik ve Hristiyanlık gibi dinlerin, hakikatte peygamberlerin dini olmadığını, onların tebliğlerinin zamanla insanların müdahalesiyle bozulduğunu belirtir (Te’vîlâtü’l-Kur’ân).
Kudüs’ün İslâmî Kimliği
Kudüs, İslâmî literatürde “ilk kıble” ve “üç büyük mescitten biri” olarak özel bir yere sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.v.), “Yolculuk ancak şu üç mescide olur: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksâ.” (Buhârî, Salât, 56; Müslim, Hac, 511) buyurarak Kudüs’ün ehemmiyetini ortaya koymuştur.
Ayrıca İsra ve Miraç mucizesiyle Kudüs, İslâm tarihinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir:
“Kulu Muhammed’i, kendisine ayetlerimizi gösterelim diye, geceleyin Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.” (İsrâ, 1).
Bütün bu deliller Kudüs’ün, vahyin ve tevhidin merkezi olduğunu, tarih boyunca İslâm ümmetinin manevi mirası olarak kalması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Sonuç
Kur’an-ı Kerim’in beyanı, hadislerin işaretleri ve İslâm âlimlerinin yorumları bir arada değerlendirildiğinde açıkça görülmektedir ki bütün peygamberler İslâm’a davet etmiştir. Yahudilik ve Hristiyanlık, başlangıçta İslâm’ın tezahürü olsa da zamanla tahrif edilmiş, bu sebeple Allah katında geçerliliklerini yitirmiştir.
Dolayısıyla Kudüs, üç dinin değil, tek hak din olan İslâm’ın merkezidir. Hz. Musa’nın, Hz. Davut’un, Hz. Süleyman’ın ve Hz. İsa’nın mirası da İslâm’dır. Bugün Kudüs, Müslümanların emaneti olarak aynı kimliğini korumak zorundadır. Kudüs’ün İslâmî kimliği, sadece tarihî bir gerçeklik değil, aynı zamanda tevhid mücadelesinin ve evrensel hakikatin değişmez bir göstergesidir.
- Esenler’de Tarihe Tanıklık Eden Fil Ahırları
- Gençlik Çalışması Değil, Gençlik İçin Çalışmak!
- Zamanı Aşan Lider: Fatih Sultan Mehmet
- Dava, Makamla Değil, İnançla Ölçülür
- Sultan Abdülhamid'i Anmak ve Anlamak
- MİRACA DAİR...
- Sarıkamış Gerçekleri ve Enver Paşa!
- Bugün Dünya Çocuk Hakları Günüymüş!
- Buraya Hamam Diyen de Var Türbe Diyen de. Aslında İkisi de Değil !
- MİMAR SİNAN’IN ESENLER’E MÜHRÜ
- OSMANLI’NIN AVRUPA’YA AÇILAN KAPISI: ESENLER
- Milletin Partisi Ak Parti 23 Yaşında