içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Koşar Gelen Felaket: Nufusun Artmaması

Ülkemizin nüfusunda son dönemlerde inanılmaz bir azalış eğilimi görülmektedir.
Bunun nedenlerine gelmeden önce ülkemizin nüfus artış dönemlerine bakmakta fayda olacaktır.

Öncelikle bugünü anlamak için düne bakmamız gerekmektedir.
Dünün analizini yapmadan yapılacak her analiz mutlaka eksik ve yanlıştır.

Ülkemizin nüfus planlaması ve artış hızına baktığımızda, Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren inişli çıkışlı bir tabloyla karşılaşmaktayız.

Ülkemizin nüfus artış hızı 1927 ile 2020 yılları arasında 6,13 kat artmıştır.
II. Dünya Savaşı (1939-1945) dönemi dışında, genellikle nüfus artış hızı %2’nin üzerinde olmuştur.
1945-1960 yılları arasında ise artış hızı daha da yükselmiştir.
Ancak 1960 yılından itibaren düzenli bir düşüş görülmektedir.
2000’li yıllarda bu oran %2’nin altına inmiş, 2020 yılından itibaren ise %1’in altına gerilemiştir.

2020 ile 2024 yılları arasındaki doğurganlık oranına baktığımızda, ortalamanın %1,76 ile %1,48 arasında seyrettiğini görmekteyiz.

Yukarıdaki verilere baktığımızda, ülkemizin geleceği açısından büyük bir felakete doğru gittiğimiz açıktır.

Eğer gerekli önlemler alınmazsa, 2050 yılından itibaren çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacağız.

Bu konuyla alakalı şahsi bazı önerilerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Doğurganlık hızının azalmasındaki etkenlerin başında hiç şüphesiz ekonomi gelmektedir.

Bu bağlamda, çocuk başına verilen çocuk yardımlarının miktarı artırılmalı ve bu rakamlar aile ekonomisine gerçek anlamda katkı sağlayacak seviyede olmalıdır.
Ayrıca bu yardımlar her ay düzenli olarak verilmeli; anne veya babanın kimlik numarasına yatırılarak, diledikleri bankadan çekebilmeleri sağlanmalıdır.

 

1. çocuk için 2.000 TL

 

2. çocuk için 3.000 TL

 

3. çocuk için ise 5.000 TL çocuk yardımı yapılmalıdır.

Bu rakamlar çocuk sayısına göre artış gösterebilmelidir.
Çocuk parası, çocuk 18 yaşına gelene kadar devam edecek şekilde planlanmalıdır.

Ancak çocuk öğrenimine devam ederse, lisans ve yüksek lisans eğitimine göre ödeme devam etmelidir.
Lisans ve yüksek lisans yapan çocuklar için yaş sınırı 25 olmalı, 25 yaşını aşan çocuklara ödeme yapılmamalıdır.

Ayrıca üçten fazla çocuğu olup kira evde oturan ailelere devlet tarafından kira yardımı desteği sağlanmalıdır.
Olası ihmallerin önüne geçmek için kira sözleşmelerinin noter huzurunda yapılması şartı getirilmelidir.

Geleceğin dünyasında söz sahibi olmak istiyorsak, bu şekilde bir yapılanma sürecine gitmek zorundayız.
Aksi takdirde, geleceğimiz adına pek de parlak bir tablo olmadığını ifade etmek isterim.

Ekonomik olarak dünyanın en önemli ekonomilerinden biri hâline gelen ülkemizin, bu felaket karşısında gerekli önlemleri alacağına inancım tamdır.

İnşallah devletçe, milletçe bu felaketin de üstesinden geleceğiz.

Selam ve hürmetle

Bu yazı 243 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum